2 YAŞ SENDROMUNA DİKKAT!

2 YAŞ SENDROMUNA DİKKAT!

Erken ya da birincil çocukluk dönemi negativizmi olarak da bilinen “2 yaş sendromu”, çocuğun benlik gelişiminin ilk basamaklarından birini oluşturuyor. Uzman Pedagog Didem Küt, bu sürecin hasarsız atlatılması için ebeveynlerin sabırlı ve anlayışlı olması gerektiğini söylüyor.

2 yaş sendromu, çocukların özerkliklerini kazanmaya ve kendi benliklerini anneden ayırmaya başladıkları 18 ay ila 36 ay arasında sıklıkla görülüyor. Bu dönemde çocuklarda alışılagelmiş davranışlardan sıyrılma, öfke nöbetleri, otoriteye karşı gelme, zıtlaşma, kendini merkeze alarak hareket etme gibi davranışlar ortaya çıkabiliyor.

1) Sabır ve anlayış gösterin:

Öfke nöbetlerinin sıklıkla gözlemlendiği bu geçiş dönemi, çocuğun kişilik özellikleri ve ailesinin tutumlarıyla da paralellik gösterir. Bu gelişim sürecinin bir parçasıdır fakat her çocukta aynı şiddette yaşanacak diye bir kaide yoktur. Bazı çocuklar bu süreci çok rahat atlatabilirken, bazı çocuklar için uzmandan yardıma bile ihtiyaç duyulabilir. Çocuğun benlik gelişiminin ilk adımlarının atıldığı bu dönemde ebeveynlerin sabırlı ve anlayışlı olması gerekir.

2) Başarmasına yardımcı olun:

Ebeveynler, çocuklarında istemedikleri davranışları mümkün olduğunca görmezden gelmeli, sakinleştiğinde kucaklarına alıp severek olumlu davranışları pekiştirmelidirler. Çocuğumuzla kaliteli zaman geçirmeli, oyunlar oynayıp sosyalleşmesini sağlamalıyız. Çocuğumuzla konuşurken göz mesafesini koruyup ona dokunmalıyız. Bunların yanı sıra çocuklara seçenekler sunmalı ve kendisinin başarmasını sağlamalıyız. Seçme şansı vermeli ve yapabileceği şeyleri onun yerine yapmamalıyız.

3) Tavrınızda kararlı olun:

Öfke kontrolünü sağlayamayan çocuk, karşısında öfkeli bir yetişkin gördüğünde bundan beslenebilir, üstelik benzer davranışlarında artış gözlemlenebilir. Çocuğun doğru ile yanlışı ayırt etmeye çalıştığı bu dönemde çevresindeki herkes aynı tepkiyi ve tavrı göstermeli, aile ilişkilerinde tutarlı olmalıyız. Ancak bu şekilde çocuğun aklında “yapılması ve yapılmaması gerekenlere dair” bir algı oluşturulabilir.

4) İnatlaşmayın:

İnatçılığa karşı alınması gereken tutum, çocuğu kendi başına bırakmaktır. Onunla inatlaşarak kötü örnek olmamalısınız. Ağlayarak bir şey elde etmesine izin vermemeli, dikkatini dağıtıp alternatifler sunmalıyız. Öfke nöbetleri geçirdiğinde bir süre duyarsız kalmalı, sakinleştiğinde iletişime geçmeliyiz. Dirence dirençle cevap vermemeliyiz. Sabırlı ve sakin olmalı, bunun bir süreç olduğunu ve biteceğini bilmeliyiz. Gerektiğinde bir uzmandan yardım almaktan çekinmemeliyiz.

5) Kurallar koyun:

Çocuğa, sosyal hayata girmeden önce deneyim kazanması ve sosyal yönden olumlu tutum ve davranışları benimseyebilmesi için ev içinde de kurallar konulmalıdır. Kurallarımızı ve sınırlarımızı, çocuğumuzun direncini çok artırmadan yavaş yavaş koymalıyız. Kuralların nedenlerini açıklamalı, ondan ne istediğimizi tam olarak ifade etmeliyiz. Örneğin; yemek yeme saatimiz belliyse ve bu saatte yemek yemeyi reddeden bir çocuğumuz varsa, masadan ayrılmasına izin vermeli fakat daha sonra “ben acıktım” diye geldiğinde bir sonraki öğüne kadar beklemesini söylemeliyiz. Ancak bununla birlikte gereksiz cezalardan kaçınmalı, olumlu yanlarını takdir etmeliyiz. İyi bir örnek oluşturmalıyız.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK YAZILAR